Daha İyi Bir Yaşam İçin Çöpe Atabileceğiniz 12 Şey!
Formda olmak için yalnızca yediğimize içtiğimize dikkat etmek ya da spor yapmak yetmiyor. Günlük hayatımızda yer alan ve aslında sağlığımız üzerinde olumsuz etkisi olan birçok nesne var. Bunların bir kısmını biliyor, bir kısmını ise bilmekten kaçıyoruz. Fakat unutmamak gerekiyor, sağlıklı olmanın sırrı küçük detaylarda saklı.
1. Oda Spreyleri
Kötü kokulardan kimsenin hoşlanmadığı bir gerçek. Sonuçta bugün parfüm olarak kullandığımız her şeyin temeli bu kötü kokuları bastırmaya dayanıyor. Oda spreyleri de bu ürün gamının en son üyelerinden. Fakat sanıldığı kadar masum bir ürün değil ne yazık ki. İçeriğinde bulunan kimyasalların solunum rahatsızlıklarına neden olduğu birçok araştırma ile kanıtlandı. İçerdikleri ftalat gibi maddeler, kanserojen maddeler listesinde yer alıyor ve kısırlıktan kansere birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Her ne kadar yakın zamanda bazı firmalar oda spreylerinde bu maddeye yer vermediklerini söyleseler de sonuçta bu parfümler birer kimyasal ürün ve soluduğumuz havaya karışarak vücudumuza giriyorlar. O nedenle kokuyu maskelemek yerine sebebini ortadan kaldırmak daha sağlıklı bir çözüm olacaktır.
2. Eskimiş Spor Ayakkabılar
Spor salonlarının ve açık hava sporlarının hayatımıza girmesiyle birlikte tanışıklığımızı dostluğa dönüştürdüğümüz koşu ayakkabıları, Doktor Jason Karp’a göre belirli sürelerle yenilenmeliler. Karp, 500-600 kilometresini doldurmuş ayakkabıların, ayak desteklerinin, tabanlarının zayıfladığını, ayağa binen yükün yere aktarımında eski başarısını gösteremediğini ve dolayısıyla kaslarda yüklenmelere, tendonlarda yırtılmalara, kısaca sakatlanmalara neden olabileceğini söylüyor. Dolayısıyla, ayakkabınızdan yeterli verimi alamadığınızı hissettiğiniz durumlarda, bu süre sık koşanlar için 3 ay, az koşanlar için 6 ay ve çok az koşanlar için 1 sene olmak üzere, yenilenme şart.
3. Diş Fırçaları
Diş sağlığı uzmanlarının televizyon reklamlarında pek üzerinde durmasa da muayenelerde söyledikleri bir şey var ki, o da diş fırçalarının 3 ayda bir yenilenmesi gerektiği. Yıpranan diş fırçaları hem dişleri gerektiği gibi temizlemiyor bu nedenle çürüklerin önüne geçemiyor hem de tartar oluşumunu engelleyemiyor. Amerikan Diş Hekimleri Birliği’nden Ruchi Sahota, diş fırçası yıpranmalarının 2 aylık kullanım sonunda başladığını bu nedenle 3 ayda bir değiştirilmesi gerektiğini söylüyor.
4. Dağınıklıklarınızdan Kurtulun
“Nihayetinde bizi düşüncelerimiz belirliyor, düşüncelerimizi ise etrafımızda tuttuğumuz şeyler etkiliyor” diyor yazar ve yaşam koçu Gail Blanke. Ve hiçbir işe yaramayan, iyi ya da kötü de hissettirmeyen her şey için “yaşam kiri” tanımını kullanıyor ve ekliyor, “etrafımızda bu kirleri biriktirdikçe, gerçekten odaklanmamız gerekenlere odaklanamıyoruz”. Bu nedenle gereksiz her şeyden kurtulmak gerektiğini söylüyor. Nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız, öncelikle teki olmayan çorapları ayırarak başlayabilirsiniz, sonra mutfağa girip kullanılmayan eşyaları kutulayabilir, büfenin üzerini, gazeteliği boşaltabilirsiniz.
5. Giymediğiniz Giysiler
Bir üstteki maddenin devamı olarak ya da hayatınızı sadeleştirmenin ilk adımı olarak ya da yardım amacıyla, hangi nedenle yaparsanız yapın, fazlalıklarınızdan hem kendinizi hem de dolabınızı kurtarın. Hafiflemenin getireceği hissi seveceksiniz.
6. Buzdolabındaki Kalan Yiyecekler
Georgia Üniversitesi’nden Michael Doyle, yaptığı araştırmada buzdolabındaki tüm hayvansal yiyecekler için süreyi 3 gün olarak belirliyor. Üç gün içerisinde tüketilemeyen yiyeceklerin ya atılması ya da dondurulması gerektiğini söylüyor ve ekliyor, “Listeria isimli bakteri, menenjitten düşüğe ve hatta ölüme kadar gidebilen tehlikeli bir bakteridir. Buzdolabında bile bir haftada milyonlarcası üreyebilir.” Demek ki üç gün kuralını akılda tutarak yiyecekleri buzdolabında bile olsa çok bekletmemek gerekiyormuş.
7. Eski Rimeller
Tüm kozmetik ürün kullananların iyi bildiği bir şeydir, eskiyen ürünlerin atılması gerektiği. Ama maskaraların ayrı bir durumu olduğunun atını çiziyor Amerikan Göz Sağlığı Akademisi’nden Thomas Steinemann. Sıvı ürünlerde mikropların daha hızlı üremesinden dolayı maskaraların açıldıktan üç ay sonra atılması gerektiğini söylüyor. Ve olayı şöyle açıklıyor, “Maskarayı her kullandığınızda kirpinizdeki mikropları fırçayla alıyor ve tüpün içine daldırıyorsunuz. Tüp içinde kalan mikroplar ürüyor ve daha sonra siz yeniden maskarayı kullanınca o mikropları kirpiklerinize sürüyorsunuz. Kirpiklerin görevi, mikropların, tozların göze girmesine engel olmak fakat bu yolla mikropları göze bizzat siz yakınlaştırıyorsunuz.”
8. Lens Kapları
Gözün öneminden bahsetmenin gereği yok ve onları mikroplardan korumak gerektiğinden de. Maskara göze mikropları yaklaştırıyorsa lens doğrudan temas sağlıyor. Lenslerin hijyeni eşittir göz hijyeni, dolayısıyla lens kaplarının üç ayda bir yenilenmesi gerekli. Bunun yanı sıra ters kurutulmaları ve içindeki suyun sürekli değiştirilmesi de cabası. Hem böylece evde biriken lens kabı dağından da kurtulmuş olursunuz.
9. Eski Rujlar
Mantığımız rimellerden pek de farklı değil. Dedik ya tüm kozmetik ürünleri için geçerli ama kimisi için hayati derecede önemli. İkinci sırada rujlar geliyor özellikle de lip glosslar. Aynı şekilde üzerinde biriken bakteriler, nemli ortamda çokça ürüyor, yeniden ve yeniden size bulaşıyor. Bunun yanı sıra uçuk gibi bir illetin de taşıcısı olabiliyor. O nedenle siz en iyisi lip glosslara maksimum altı ay süre verin.
10. Bulaşık Süngerleri
Eminiz ki bu maddeyle ilgili hiçbir sorun yaşamıyorsunuz. Zaten diğer tüm maddeleri yapan birinin mutfağındaki eski süngeri atmaması gibi bir durum söz konusu olamaz. Ama biz yine de hatırlatalım, mutfak süngeri ve üzerinde üreyen bakteriler gerçekten tehlikeli olabilecek düzeydeler. Bunlar arasında salmonella gibi, oda sıcaklığında üreyen ve bulaşık makinesinde bile ölmeyenler var. Uzmanların önerileri sünger yerine, el bezi, lif gibi bezler kullanılması, hem yüksek ısılarda yıkanabiliyorlar hem de sünger kadar bakterilere hızlı üreme alanı oluşturmuyorlar.
11. Çalışma Sandalyeleri
Teksas Üniversitesi’nden Robert Emery, insanların günde ortalama 7.7 saat aynı sandalyeye oturduğunu, bazı meslek gruplarında ise bu zamanın 15 saate kadar çıktığını söylüyor. Sürekli oturmanın yüksek tansiyondan diyabete, kanserden depresyona kadar birçok etkisi olduğu da yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlardan. Fakat Emery bambaşka bir noktaya dikkat çekiyor, “Oturma Hastalığı”. Sürekli oturarak çalışan insanlarda görülen bu fiziksel bozulmaların sporla tedavisinin zorlu bir süreç olduğunun altını çizerek, standing desklere yani yüksek ayakta masalara geçilmesini tavsiye ediyor.
12. Plastik Kesme Tahtaları
Plastik kesme tahtaları ahşaplara göre daha ucuz ancak daha zararlı. Plastikte yaptığınız dilimleme işlemlerinde plastikte kalan küçücük gıda parçaları temizlenmiyor ve zamanla bakteri üretiyor. Mümkünse plastik saklama kapları dâhil mutfakta kullandığınız bütün plastiklerden kurtulun.
Kaynak: Time